Görestim Ne Demek? Gerçeklik, Bilgi ve Varlığın Kesişiminde Bir Kavram
Filozofun gözünde her kelime bir evrendir; her sözcük, anlamın kıyısında dalgalanan bir düşünce denizidir. “Görestim” sözcüğü de tam olarak böyle bir derinliğe sahip. Türkçede çok sık duyulmasa da, kavramsal olarak “görmek”, “algılamak” ve “idrak etmek” fiillerinin iç içe geçtiği bir düşünsel köktedir. Peki görestim ne demek? Basit bir bakışın ötesinde, bir varlığı bilince taşıyan, onu anlamın dünyasına dâhil eden o anı mı ifade eder? Bu yazı, etik, epistemoloji ve ontoloji perspektiflerinden bu soruya yaklaşmayı deniyor.
Epistemolojik Perspektif: Bilginin Başlangıcı Olarak Görestim
Epistemoloji, yani bilginin felsefesi, insanın gördüğü şeyi ne kadar bildiğiyle ilgilenir. Bir şeyi “görmek” ile “bilmek” arasındaki fark, her çağın düşünürünü meşgul etmiştir. Antik Yunan’dan beri, bilmek yalnızca bir algı değil, bir doğrulama, bir içsel temellendirme meselesidir.
Görestim, bu açıdan değerlendirildiğinde, sadece duyuların değil, bilincin de katıldığı bir eylemdir. Görmek, bir nesnenin fiziksel varlığını fark etmektir; görestim ise o varlığı anlamlandırmak, onunla zihinsel bir bağ kurmaktır.
Bu yönüyle görestim, “bilginin ilk eşiği”dir. Descartes’ın “Düşünüyorum, öyleyse varım” önermesini hatırlarsak, görestim belki de “Görüyorum, öyleyse bilmeye başlıyorum”un öncülüdür. Yani bilgi, görmenin çıplak halinden değil, görestimin bilinçli yöneliminden doğar.
Ontolojik Yaklaşım: Varoluşun Gözle Teması
Varlığın doğasını inceleyen ontoloji açısından görestim, varlığın kendini ifşa etme biçimidir. Bir nesne ya da olgu, ancak biri onu “görebildiğinde” değil, “görestiğinde” var olur. Çünkü görmek sadece gözün işi değildir; görmek, zihnin seçmesidir. Heidegger’in “alet” kavramında olduğu gibi, dünya bize bir nesneler yığını olarak değil, anlamla örülmüş bir ağ olarak görünür.
İşte görestim, bu anlam ağını fark etme anıdır. Varlık burada edilgen değil, etkin bir biçimde görünür hale gelir.
Biz ise o görünürlüğün tanıkları değil, kurucularıyız.
Bu bakış açısıyla görestim, insanın dünyayı sadece seyretmediği, aynı zamanda onu sürekli “kurduğu” bir süreçtir.
Etik Boyut: Görestimin Sorumluluğu
Etik, yalnızca eylemlerle değil, algılarla da ilgilidir. Bir şeyi nasıl gördüğümüz, ona nasıl davrandığımızı belirler. Emmanuel Levinas, “yüz” kavramıyla karşımızdakini görmekten öte, onun varlığını tanımanın bir sorumluluk doğurduğunu söyler. İşte görestim, tam da bu sorumluluğun başlangıcıdır.
Birini ya da bir şeyi “görestiğimizde”, onu sadece fark etmeyiz; onunla aramızda bir ahlaki bağ kurarız.
Bir insanı görmek, onun yüzünü fark etmektir; ama görestim, onun acısını, sevincini, öznelliğini duymaktır. Bu nedenle görestim, etik bir farkındalık eylemidir.
Görmediğimiz şeyden sorumlu değiliz; ama görestiğimiz andan itibaren o şeyin dünyadaki yerinden biz de sorumlu hale geliriz.
Görestim ve Modern Zamanlar
Bugünün hızla akan bilgi çağında, insanlar çok şey “görüyor” ama çok az şeyi “görestiyor.”
Ekranlar, imgeler, akışlar… Her şey göz önünde, ama hiçbir şey bilinçte değil.
Bu çağın krizi, belki de görestim yoksunluğudur: görmenin var ama anlamanın kaybolduğu bir çağ.
Gerçekliğe dair bilgimiz artarken, o gerçekliğe dair sorumluluğumuz azalıyor.
Filozofun görevi burada başlar: insanı yeniden görestime çağırmak.
Bir fotoğrafı, bir haberi, bir olayı yalnızca görmek değil, onun varlık anlamını çözümlemek.
Görestim, bu açıdan, çağdaş insanın kaybettiği dikkat, anlam ve empati yeteneğini yeniden hatırlatır.
Sonuç: Görestim Bir Bakıştan Fazlasıdır
Görestim kelimesi, görmenin ötesine geçen, bilinci ve vicdanı birleştiren bir bakış biçimidir.
Epistemolojik olarak bilgiyi, ontolojik olarak varlığı, etik olarak sorumluluğu içerir.
Bir şeyi görestiğimizde, onu dünyaya sadece “katmayız”; kendimizi de o dünyaya katmış oluruz.
Filozofun sorusu şudur: Gördüğün şeyi gerçekten görestin mi?
Yoksa yalnızca baktın mı?
Belki de bütün bilgelik, bu iki eylem arasındaki farkı anlamakta gizlidir.
bizim erzurum şivesinde ” özlemek ” yerine “göresmek” denir. “Slay”, Z kuşağının “Çok iyi iş çıkarıyorsun!” veya “Harika gidiyorsun, tatlım!” demek için kullandığı bir argo terimdir. Mesajlaşırken, bu terim genellikle “💅”, “🔥” ve ” 💁♀️” gibi emojilerle birlikte kullanılarak daha cüretkar bir vurgu yaratılıyor. “Slay”, Z kuşağının “Çok iyi iş çıkarıyorsun!” veya “Harika gidiyorsun, tatlım!” demek için kullandığı bir argo terimdir.
Kartal!
Teşekkür ederim, katkınız yazının doğal akışını destekledi.
Ömer Güvercin on X: @mervvecelikk Hocam, annem “görestim” der. göresmek, özlemek, hasret duymak anlamında kullanıyor. bizim erzurum şivesinde ” özlemek ” yerine “göresmek” denir. 13 Ağu 2014 bizim erzurum şivesinde “özlemek” yerine “göresmek” denir. ki bence …
Tunç!
Teşekkür ederim, fikirleriniz yazıya etki kattı.
i. (Kökü belli olmayıp Yunanca -os ekiyle biten kelimelere benzetilerek yapılmıştır) argo. Zıpır, delişmen, değersiz kimse , hırtapoz: Kalk lan zırtapoz derlerdi, sen de bizim gibi orta okuldan pasaportunu almış birisin (Orhan Kemal’den). özlemek , göresi gelmek . karadeniz dolaylarında kullanılır daha çok. “göresi gelmek” ten türediği düşünülen ,özlemek anlamında kullanılan kelime.
Alp! Sevgili dostum, değerli katkınızı aldığımda yazımın eksik kalan yönlerini görme şansı buldum ve bu sayede metin daha bütünlüklü, daha ikna edici ve daha güçlü bir akademik çerçeveye kavuştu.