1876 Anayasası Kaç Maddeden Oluşur? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir İnceleme
1876 Anayasası, Osmanlı İmparatorluğu’nda hazırlanan ve halkın katılımını sağlayan ilk anayasa olarak tarihimize geçmiştir. Ancak bu anayasa sadece hukuki bir metin olmanın ötesinde, toplumsal yapıyı şekillendiren önemli bir belgedir. 1876 Anayasası, 117 maddeden oluşuyordu. Ama bu sayede yalnızca yönetim biçimi değil, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi kavramlar da ilk kez kısmi olarak gündeme gelmeye başladı. Peki, bu anayasa, hem o dönemdeki hem de sonrasındaki toplum için ne anlam ifade ediyordu? Günümüzde sokakta, işyerinde, otobüste gözlemlediğimiz toplumsal yapılarla nasıl bir bağlantı kurabiliriz?
1876 Anayasası ve Toplumsal Cinsiyet
Anayasada kadınların hakları ya da toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili doğrudan bir düzenleme yoktu. O dönemde kadınların toplumsal hayatta, evde, işyerlerinde ve kamusal alanda sınırlı bir rolü vardı. Ancak anayasa, bireylerin haklarını güvence altına almak için bir adım atma arzusunun belirtisi gibi görülebilir. 1876 Anayasası, padişahın mutlak yetkilerini sınırlama amacı güdüyor ve Osmanlı toplumunun katmanlarını daha şeffaf hale getirmeyi hedefliyordu. Yine de, kadınların devletin yönetiminde ve toplumda daha eşit bir şekilde yer alabilmesi için yasal bir zemin oluşturulmamıştı.
Bugün, İstanbul’daki sokaklarda yürürken ya da toplu taşımada gözlemler yaparken kadınların çok yönlü rollerini görmek mümkün. Kadınlar artık farklı alanlarda daha görünür hale geldi ama toplumsal cinsiyet eşitsizliği hala günlük hayatımızın bir parçası. Bir kadının işe gitmesi, sosyal hayatını sürdürmesi veya hatta kafe gibi halka açık bir yerde rahatça oturabilmesi, hala bazı toplumlarda tepkiyle karşılanabiliyor. 1876’daki toplumsal yapıya kıyasla çok daha ilerlemiş olmamıza rağmen, kadınların toplumsal hayattaki eşitsizliği tam anlamıyla ortadan kalkmış değil.
Çeşitlilik ve 1876 Anayasası
Çeşitlik, toplumsal yapının çok yönlülüğünü ifade eder. Osmanlı İmparatorluğu, pek çok etnik grup ve dini topluluğun bir arada yaşadığı bir imparatorluktu. 1876 Anayasası da bu çeşitliliği göz önünde bulundurmuştu. Ancak, anayasa yalnızca belli bir kesime, özellikle de erkeklere yönelik eşit haklar tanırken, bu çeşitlilik içerisinde yaşayan kadınlar, gayrimüslimler veya farklı etnik kökenlere sahip bireyler için doğrudan haklar sağlamamaktaydı.
Bugün İstanbul’un farklı semtlerinde yaşayan insanları gözlemlediğimde, çeşitliliğin çok daha fazla anlam taşıdığını görüyorum. Farklı etnik kökenlerden, dinlerden, hatta toplumsal sınıflardan gelen insanlar yan yana yaşıyor. Ancak hala çok fazla sosyal gerilim var. Bir yanda mülteci krizi, diğer tarafta etnik kimliklere dayalı ayrımcılıklar, bunlar sosyal yapıyı şekillendiriyor. 1876’daki Osmanlı toplumunun çeşitliliği, 21. yüzyıl İstanbul’una çok benzese de, bu çeşitliliğin halklar ve kimlikler arasında tam bir eşitliğe dönüştüğü söylenemez. Örneğin, son yıllarda işyerlerinde bazı etnik kökenlere dayalı önyargılar veya toplumsal cinsiyet ayrımcılığı hâlâ büyük bir sorun.
Sosyal Adalet ve 1876 Anayasası
Sosyal adalet, her bireyin eşit fırsatlara ve haklara sahip olması anlamına gelir. 1876 Anayasası, devletin temel yükümlülüklerini belirlerken, bazı haklar ve özgürlükler tanımıştı, ancak bunlar sınırlıydı ve sosyal adaletin tam anlamıyla sağlanması noktasında yetersizdi. Anayasa, halkın belirli bir kısmı için haklar sunmuştu ama toplumun geri kalanına yönelik büyük bir adaletsizlik vardı. Özellikle köleler ve kadınlar bu adaletsizlikten nasibini alıyordu.
Günümüzde İstanbul’da bir sabah işe giderken bir taksiye bindiğimi hatırlıyorum. Yanımda, genellikle başka mahallelerden gelen işçiler vardı. Şoför, bir grup kadına ve işçilere yönelik küçümseyici yorumlar yapıyordu. Bu tip önyargılar, hala sosyal adaletin tam anlamıyla sağlanamadığını ve toplumsal eşitsizliğin devam ettiğini gösteriyor. Birçok insan hâlâ daha iyi eğitim, daha iyi iş olanakları ve daha eşit yaşam şartları için mücadele ediyor. 1876 Anayasası belki bazı hakları güvence altına almayı amaçlamıştı ama toplumun geniş kesimleri için bu haklar gerçekte ulaşılabilir değildi.
1876 Anayasası Kaç Maddeden Oluşur ve Bugüne Etkisi
1876 Anayasası 117 maddeden oluşuyordu ve bu metin, dönemin siyasi yapısına göre önemli bir adım olarak kabul ediliyordu. Ancak bugünün dünyasında, toplumsal cinsiyet eşitliği, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi kavramlar çok daha kapsamlı bir şekilde ele alınmaktadır. 1876 Anayasası’ndan günümüze kadar gelen süreçte, insanlar haklarının farkına varmış, seslerini duyurmaya başlamış ve eşitlik talepleri toplumun her kesiminden yükselmiştir. Ancak hala alınması gereken çok yol var.
Toplumda farklı kimliklerin eşit şekilde kabul edilmesi, her bireyin haklarını savunabilmesi ve sosyal adaletin tam anlamıyla sağlanması için daha çok çaba harcamamız gerekiyor. 1876 Anayasası, bir dönemin özeti olmasının yanında, toplumsal eşitsizliği tam olarak çözebilmiş bir metin değildi. Ancak, bugün sokakta karşılaştığımız her insan, her etnik kimlik ve her toplumsal sınıf, bu eşitsizliğin farkında ve değiştirilmesi için mücadele ediyor. 1876’daki anlayıştan farklı olarak, bugün her bireyin sesinin duyulması gerektiği bir dünyada yaşıyoruz. Bu, sadece bir anayasa meselesi değil, her birimizin her gün sokakta, işyerinde ve toplumda karşılaştığı bir mesele.